24 Mart 2015 Salı

2014 Yılında AİHM'nin Türkiye'ye Karşı Verdiği Kararlar

2014, Türkiye’de ve Dünya’da insan hakları ve insan hakları savunucuları için berbat bir yıldı. Yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, hak ve özgürlüklerin sürekli saldırı altında olduğu, sorumluların hiç yargılanmadığı ve tek bir iyi habere muhtaç olduğumuz zamanlarda yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) imdadımıza yetişti ve biraz olsun adalet için sevinebildik.
Ben de, AİHM 2014 yılı istatistiklerini yayımlamadan önce, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) düzenlenen madde başlıkları altında (mülkiyet hakkı hariç) kronolojik olarak 2014 yılında AİHM tarafından Türkiye’ye karşı verilmiş ve hasret kaldığımız hukuka doyduğumuz kararların bazılarını bir araya getirmek istedim. Karar adlarının üstüne tıkladığınızda Türkçe çevirilerini bulabilirsiniz. Önemli gördüklerimi özetlemeye çalıştım ama unuttuklarım vardır şüphesiz, şimdiden affola, hatırlatırsanız şahane olur.
14 Ocak – Kasap ve diğerleri v.Türkiye: Motorsiklet kullanırken polisler tarafından takip edilmeye başlanan ve ehliyetsiz olduğu için korkup kaçan başvurucuyu yakalamak isterken dengesini kaybeden polisin silahının ateş alması ve başvurucunun ölmesi ile ilgili başvuruda, AİHM, polise verilen 1 yıl 8 aylık hapis cezasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının yaşam hakkı ihlaline karşı tolerans içerdiğine ve cezasızlığa yol açtığına karar verdi.
AİHM, daha önce Böber v. Türkiye ve Eski v. Türkiye kararlarında işkence ve kötü muamele yasağı maddesi altında erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması yollarına başvurmanın cezasızlığa yol açtığına karar vermişti. Bu karar, yaşam hakkı bakımından bunu söylemesi açısından bir ilk.
28 Ocak – Camekan v.Türkiye: İHAM, 2000 yılında F Tipi Cezaevleri’ne karşı pankart asmak isterken polis tarafından kulağından vurulan Şamil Camekan’ın polisler aleyhine açtığı davada olay tarihinden itibaren yaklaşık 11.5 yıl sonra karar çıkmasını, yılda ortalama üç defadan az duruşma yapılmasını, sanık polis ve avukatlarının duruşmada hazır bulunmaması sebebiyle duruşmaların sürekli ertelenmesini İHAS’ın 2. maddesinde korunan yaşam hakkının usuli yükümlülüklerine aykırı buldu. Mahkeme, Türkiye’nin yargılama sırasında gerekli özeni, yeterli çabukluğu ve etkinliği sağlayamadığını saptadı.
7 Şubat – Oruk v. Türkiye: Denizli’de askeri bölge yakınında patlama sonucu 5-14 yaşları arasındaki 6 çocuğun ölümüyle ilgili başvuruda AİHM,  tıbbi ihmalin söz konusu olduğu davalarda mağdur yakınlarına tazminat ödenmesinin yeterli olmadığını söyleyerek yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
25 Şubat – Makbule Kaymaz v. Türkiye: AİHM, 2004’te Mardin’de “terörist” zannedilerek 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz ve babasının yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi.  AİHM, polis operasyonunun ölüm riskini en aza indirecek şekilde planlanmadığını ve yürütülmediğini, ayrıca Uğur Kaymaz ve babasına karşı kullanılan ve ölümle sonuçlanan müdahalenin “gerekli” bir müdahale olmadığını söyledi.
Uğur Kaymaz ve babasının ölümünden sorumlu polislerin olaydan 10 gün ve 1 yıl sonra savcı karşısına çıkartılmasının, çelişkili polis ifadelerinin, Uğur Kaymaz’ın ölü bedeninin yanınd bulunan silahtan parmak izi alınmamasının etkili soruşturma yükümlülüğüne aykırı olduğuna karar verildi.
1 Nisan  Mehmet Köse v. Türkiye: AİHM, 2002 yılında zorunlu askerlik hizmetini yaptığı sırada intihara teşebbüs eden ve hastanede hayatını kaybeden Yılmaz Köse’nin babasının yaptığı başvuruda Türkiye’nin, AİHS’ın 2. maddesinde korunan yaşam hakkı bağlamında etkin soruşturma yükümlülüğünü ihlal ettiğine karar verdi.
15 Nisan – Cülaz ve Diğerleri v. Türkiye: 1993’te 6 kişinin gözaltında kaybedilmesi hakkında yapılan başvuruda İHAM, Türkiye’nin yaşam hakkını ve soruşturma yükümlülüğünü ihlal ettiğine karar verdi.
18 Mayıs – Sarısülük v. Türkiye: AİHM, Gezi direnişi sırasında 14 Haziran 2013 tarihinde polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük’ün ailesinin yaptığı başvuruyu iç hukuk yolları tüketilmediği kabul edilemez buldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder